Sözcükler-Yazmak / Jean-Paul Sartre

...Yaşamayı sevmediğim için ölüm benim baş dönmemdi:Bende uyandırdığı dehşeti açıklayan da budur.Ölümü şan ve şerefle özdeşleştirerek,onu amacım yapmıştım.Ölmek istedim;kimi zaman korku,sabırsızlığımı donduruyordu:Ama hiçbir zaman uzun sürmüyordu bu;kutsal sevincim yeniden doğuyordu ve kemiklerime kadar yanacağım o yıldırım düşüşünü bekliyordum.En derin niyetlerimiz,tasalarım ve kaçışların çözülmesi olanaksız bir yumağıdır;varoluşumu bağışlatmak için yaptığım çılgınlık dolu girişimin,yalanlara ve korkaklığa rağmen bir geçerliği olduğunu görebiliyorum:Bunun kanıtı da elli yıl sonra hâlâ yazıyor olmamdır.Ama işin derinine inince,bunda ileriye doğru bir kaçış,Gribouille (yağmurdan kaçınmak için ırmağa atlayan folklor kahramanı) tarzı bir intihar görüyorum;epopeden çok,kurban oluştan çok,ölümdü aradığım şey:Uzun süre,tıpkı doğduğum gibi herhangi bir yerde ve herhangi bir şekilde öleceğimden ve bu belirsiz göçüp gitmenin belirsiz dünyaya gelişimin yansısı olmasından korkmuştum.Ama belirlenen geleceğim her şeyi değiştirmişti:Kılıç darbeleri geçip gidiyor,yazılar kalıyordu ve Bağış sahibinin,Edebiyat'ta,kendi Bağışına,yani katışıksız bir nesneye dönüştüğünü keşfetmiştim.Rastlantı beni insan yapmıştı,gönül yüceliği de kitap yapacaktı; gevezeliklerimi,bilincimi,bronz harflere dökebilir,hayatımın gürültü patırtısını,ölümsüz yazıtlar haline getirebilir,tenimin yerine bir üslup,zamanın yumuşak sarmallarının yerine ebediliği koyabilir;Kutsal Ruh'un karşısına bir dil çökeltisi olarak çıkabilir,insan ırkı için bir musallat fikir haline gelebilir,yani nihayet bir başkası; kendimden bir başkası,ötekilerden ve her şeyden başkası haline gelebilirdim.Kendime sonsuza dek var olacak bir beden vermekle işe başlayacak ve daha sonra,tüketicilere sunacaktım varlığımı.Yazı yazma zevki için değil, ama sözcüklerle bu şanlı şerefli bedeni şekillendirme hazzı için yazacaktım.Mezarımın yükseklerinden bakınca, dünyaya gelişimi zorunlu bir kötülük ve bir başka varlığa dönüşümümü hazırlayan tam anlamıyla geçici bir tenleşme olarak görüyordum:Yeniden doğmak için yazmak gerekiyordu ve yazmak için de bir beyne,gözlere ve kollara ihtiyacınız vardı.İşinizi sona erdirdiğiniz zaman,bu organlar kendi içlerine çekilmiş ve emilmiş olacaklardı;1955 yılı civarında bir larva yarılıp açılacak ve sayfalardan yapılmış kanatlarını hızla çırpan yirmi beş kelebek,Ulusal Kitaplığın bir rafına konmak üzere çıkacaktı onun içinden.Bu kelebekler ben olacaktım kuşkusuz.Evet ben,yani yirmi beş cilt,on sekiz bin sayfa ve yüz illüstrasyon;yazarın bir portresi de var. Kemiklerim,deri ve karton,parşömenden tenim tutkal ve küf kokuyordu;altmış kilo kağıt içinde kas kas kuruluyordum ve içim rahattı.Yeniden doğmuş ve nihayet düşünen,konuşan,şarkılar söyleyen,kızıp gürleyen ve kendini,maddenin inatçı hareketsizliğiyle ortaya koyan dört dörtlük bir adam olmuştum.Ellerine alıyorlardı beni,açıyorlardı,masanın üzerine seriyorlardı,ellerinin ayasıyla şöyle bir düzeltiyorlardı,kimi zaman da çatırdatıyorlardı.Yaptıklarına razı oluyordum,ama birdenbire şimşek gibi çakıyor,gözleri kamaştırıyor, ta uzaklardan kabul ettiriyordum kendimi;kudretim zamanı ve mekânı bir baştan öteki başa geçiyordu,kötüleri perişan ediyor,iyileri koruyordu.Hiç kimse unutamazdı beni,sözümü etmeden de geçemezdi;ben,kolayca kullanılabilir,korkunç ve koskoca bir fetiştim.Bilincim de un ufak olmuştu;aman ne kadar iyi!Başka bilinçler yüklenmişti beni.Okunuyordum ben,herkesin gözü üzerimdeydi;benden söz ediyorlardı,dillerde geziyordum, evrensel ve tekil bir dildim:Binlerce bakışta,beklenen bir merak konusu oluyordum;sevmesini bilen için, onun en mahrem tedirginliğiydim,ama bana dokunmak isterse,ortadan siliniyor ve kayboluyordum:Hiçbir yerde yoktum ve nihayet kendimdim!Her yerdeydim;insanlığın asalağıydım ve iyiliklerim onu kemiriyor ve yokluğumu sürekli olarak yeniden canlandırmakla yükümlü kılıyordu...

Can Yayınevi,1997,s.150-51-52
çev.Selâhattin Hilâv

Hiç yorum yok: