Maldoror’un Şarkıları / Comte de Lautréamont


Ama sen, evet. Ah! bir saray gibi giz dolu kıvrımlarının içinde, sen büyücü ve acımasız, kim olduğunu bilmenin bilinciyle dalgalarını birbiri ardınca salarak yüksek ve korkunç sırtınla ilerlediğin, benim bulgulayamadığım bir yoğun acıyla bunalmış bir durumda, insanların o çok korktukları boğuk ve sonsuz uğultunu göğsünün derinliklerinden koyverdiğin, kıyıda güvenlik içinde bile seni titreyerek seyrettikleri sırada, sana eşit olduğumu ileri sürecek bir düzeyde bulunmadığımı anlıyorum. Bu nedenle, üstünlüğünün karşısında, senin yanında en alaylı karşıtlığı, dünyada eşi benzeri görülmemiş en gülünç zıtlığı oluşturan benzeşlerimi bana acı acı düşündürmeseydin bütün sevgimi (güzele olan özlemlerimin kapsadığı sevginin niceliğini kimse bilemez) sana verirdim; sevemem seni, nefret ediyorum senden. Cayır cayır yanan alnımı okşamak için açılan ve dokunur dokunmaz ateşini alan o dost kollarına bininci kez neden geri dönüyorum? Bilmiyorum gizli yazgını; ilgimi çekiyor seninle ilgili ne varsa. İblis’in barınağı mısın değil misin, haydi söyle bana? Söyle bana… söyle bana, okyanus (henüz senin gözbağcılıklarından haberleri olmayanları üzmemek için yalnızca bana), bulutlara değen tuzlu sularını ayaklandıran fırtınaları İblis’in soluğu mu çıkartıyor? Söylemelisin bana, çünkü sevindirecek beni, insanın cehenneme bu kadar yakın olduğunu bilmek. İstiyorum ki bu benim yakarışımın son dizesi olsun. Öyleyse, bir kez daha, seni selamlamak ve seninle vedalaşmak istiyorum! Billur dalgalı okyanus… Gözlerime sel gibi yaşlar doluyor ve sürdürecek gücüm yok; çünkü, hödük görünüşlü insanların arasına dönme zamanının geldiğini duyumsuyorum; ama… cesaret! Büyük bir çaba gösterelim, ve görev duygusuyla, bu dünyadaki yazgımızı gerçekleştirelim. Selamlıyorum seni, yaşlı okyanus!..

Hiç yorum yok: